17 Nisan 2016 Pazar

"Heidegger’in Sanat Anlayışı" Zeynep Direk

Sanat ve zanaat ayrımı üzerine pasajı alıntıladım.
(...) Denebilir ki, teknê Eski Yunanlıların hem sanat hem de zanaat için kullandıkları sözcük olduğuna ve teknites de hem sanatçı hem de zanaatkar anlamına geldiğine göre, Eski Yunanlılar sanatı zanaatten yola çıkarak düşünüyorlardı. Heidegger teknê sözcüğünün ilksel manasına müracaat ederek buna itiraz eder. Teknê öncelikle sanatsal ya da zanaatkarane etkinlik manasına gelmez. Teknê pratik bir uygulama değil, bir “bilme” kipidir (weise des wissens). Burada bilme episteme değildir, Heidegger bunu görmüş olmak (gesehen haben) olarak yorumlar.[8]  Bu bilme biçiminden kasıt, bir mevcudiyeti, bir şimdi ve buradalığı algılamaktır. Bu “algılama” veya “yakalama”nın duyularla yapıldığına ilişkin bir vurgu yoktur; yani “gesehen haben”deki görme, çıplak gözle görme anlamına gelmez. Eidetik olanı, eidos’u görme manasına gelir bu. Önce bir eidos’un öngörüsüne sahip olunmuş, mevcudiyeti algılanmıştır, pratik uygulama veya gerçekleştirme bunu varsayar. Teknê öncelikle bu tür bir bilgi demek olduğuna göre, teknêbağlamında bir Alètheia’dan söz edebiliriz. Alètheia, bir varolanın örtüsünün açılması, onun gizlilikten, kapalılıktan açığa çıkması demektir. Öyleyse, görme de gizlilikten açığa çıkan bir şeyi görmedir. Teknê ilk önce bir varolanı gerçekleştirmiyor, onu görüyor. O, kapalılıktan açığa çıkmayı algıladığı için Alètheia’nın bir kipidir. Demek ki, teknê’de bir bilmeyle bağlantısı içinde bir hervorbringen var.(...)  

Okumaya devam et

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder