30 Aralık 2011 Cuma

Découverte de Leyla en persan!




Un jour en me "promenant" j'ai lu (?!) sur le blog de Caogulatedlava un extrait d'écriture en lettre arabe.En dessous, il y avait la traduction dans la partie commentaire.Je ne me suis pas tardée à y laisser une autre pour remercier pour la traduction. Coagultedlava a répondu avec une autre traduction du meme texte et il a partagé la vidéo en persan avec les paroles de la chanson en turc soustitré. C'était magnifique de découvrir.  
http://translationtower.blogspot.com/2011/12/ornek-bir-toplum-cevirmenligi.html

C'est une chanson en persan jouée avec un sitar. Je l'avais partagé sur le blogue. http://bozukplaque.blogspot.com/2011/12/mohsen-namjoo.html

Par ailleurs si je trouve le temps d'enrichir, vous pouvez consultez d'autres articles. Voici le mien:
http://translationtower.blogspot.com/2011/12/mohsen-namjoo-etrafnda-kapsaml-yaz.html

Pour plus d'infomation sur l'artiste cliquez 
(C'est en anglais mais je compte sur vous!)
J'attends vos commentaires

26 Aralık 2011 Pazartesi

Kültürel ve ruhsal bir çeviri denemesi

Mohsen Namjoo etrafında kapsamlı yazı dizisi (1)

Kendisine İran'ın Bob Dylan'ı deniyormuş. 
http://www.mohsennamjoo.com/?page_id=24

bumucizeçalgı hakkında daha fazla bilgi için tıklayın http://tr.wikipedia.org/wiki/Sitar. Kökleri hindistan'a dayanan bugün batıda da kullanılan bir çalgıymış. Adı farsça'da "otuz telli" anlamına geliyormuş.



Örnek bir toplum çevirmenliği


muannit mehmed efendiDec 25, 2011 01:42 PM
  1. ilk mısra tam olmadı da devamı;
    "ey kervancı
    ...
    ki ben o tek ağaçtım; fırtınanın ayağının dibinde oturan,
    vücudunun bütün dalları, tabiatın hışmıyla kırılmış olan."

    ama olay o ilk mısradaydı galiba.
  2. ZazieDec 25, 2011 02:32 PM
    kültür ve çevirmen hassasiyeti için teşekkürler
  3. a.b.m.o. selimDec 25, 2011 07:22 PM
    Muhsin Namjoo'dan ben ingilizcesinden çevirim memomunki daha iyi

    Nasıl güçlü bir fırtına varlık çiçeğimi hüznün dallarında toplayıp giderse
    çünkü ben fırtınanın yolunda duran ağacım
    doğanın kızgınlığıyla tüm dalları kırılan ağacım

    a biri türkçe altyazılısnı yapmış
    http://www.youtube.com/watch?v=EAY30ZdS8Gc&feature=related

Şimdi de çevirmen hassasiyeti sayesinde yeni tanıştığım muhteşem ötesi bir SES, NEFES, SÖZ, SANAT, MANA, RUH MUSİKİ eşliğinde altyazılı versiyonu izleyin:. Böylesi karma bir keyifle sevgiliye gelsin!

                                     

25 Aralık 2011 Pazar

Mütercim Cemil Meriç'e saygıyla

Yan bloglarım arasındaki gazetekulesinde linklenen natamam şekilde ulaşılan (online taraf paralı oldu olalı cumhuriyet kıvamında bir erişim kısıtlaması da belki ayrı bir tartışma konusu, neyse ki yazılısı var da işim gücüm gazete kesmek doğramak oldu artık) Esra Yalazan'ın Cemil Meriç yazısına paralel olarak çeviri eksenli Cemil Meriç okumaları ilginç olacaktır diye düşündüm.
Kendisinin adına bir sitede şu yazıya denk düştüm. Şairane bir çeviri yahut toplumbilim serüvenleri başlıklı yazıda şiir çevirisi ve çeviri eleştirisi odakta gibi. Kapsamlı okuyamadım ama çeviri kulesinde yer alması Meriç'in mütercim kimliğinin vurgulanması, öğrenilmesi ve araştırılması açısından önem taşıyor. En azından kendi adıma keşke vaktim olsa da bu konuda neler yazılmış çizilmiş bakabilsem diyorum. Kendi adıma durum böyle iken belki üçbeşçevirmenadayı'nın dikkatini çekerse diye de bu konuyu gündem yaptım.  

Cemil Meriç kimdir diye soran çevirmen adaylarına, çevirmenlere ve herkese:
"Yazar ve mütercim. 12 Aralık 1916’da Hatay Reyhanlı’da doğdu. Ailesi Balkan Savaşı sırasında Yunanistan’dan göçmüştü. Fransız idaresindeki Hatay’da Fransız eğitim sistemi uygulayan Antakya Sultanisi’nde okudu. Bir süre ilkokul öğretmenliği ve nahiye müdürlüğü, Tercüme kaleminde reis muavinliği yaptı. " devamı için tıklayın.


Sevgiyle ve tercümelerle kalın!

Murathan Mungan diğer dillerde



Bourdieu "Circulation internationale des idées" yazısından kitapların ve fikirlerin dolaşımından bahsedeer. Bu açıdan hangi yayınevilerinin hangi kitapları yayınladığı ve kapak seçimi benzeri işlemlerin de bir yazarın bir başka uzamda nasıl alımlandığını etkileyebileceğini söyler. Bu yönde yapılabilecek bir okuma olarak Queneau'nun "Zazie dans le metro" romanının kitap kapaklarına yüksek lisans tezimde yer vermiştim. Çeviri ve yan metinler mühim bir konu. 
Kitabımıkapağınagöreseçerim diyenlere, görsele dikkat edenlere, kitap kapaklarından etkilenenlere, kapaklarla büyülenenlere !! 


 
Yunanca "Üç Aynalı Kırk Oda" 



11 Aralık 2011 Pazar

Qu'est-ce que la Tour de "Babel"


Tour de Babel ou Bruegel Tower (source: wikipédie)

La tour de Babel (Hébreu : מגדל בבל‎ Migdal Bavel, Arabe : برج بابل‎ Burj Babil) est un édifice mythique qui était selon la Genèse une tour que souhaitaient construire les hommes pour atteindre le ciel."

Pour vous renseigner cliquez sur ce lien Tour de Babel.

10 Aralık 2011 Cumartesi

Avant de commencer

Bonjour et bienvenu à tous d'Istanbul!

Bientôt un contenu riche en français sur tout ce qui touche "la culture"! Lire écouter, apprendre à traduire et interpréter chaque nouveau jour, avec une sensibilité de traduction!
Surtout un partage au delà des frontières, langues et culture.


İnanılmaz keyifli dinlemeler!

Merhaba sevgili çocuk ruhlu ya da çocuklu okur :)

Fnac'ın sayfasına "felsefe", Latour aramaya gittim yine çocuk ruhuma teslim oldum.
Bir baktım çocuk  şarkıları ve CD çocuk hikayeleri reyonunda kayboluvermişim. Çocuğa verilen değerin de bir göstergesi belki de bu reyonun zenginliği. Parça dilemelerde musiki alt yapının zenginliği de bir başka değinilmesi gerekn konu. Bizim kitap marketlerimiz ve çocuk reyonlarımıza böylesi ürünler var mı bakmadım. Araştırılabilir. Öte yandan "bunlar nasıl çevrilir" yahu diye de yüksek sesle sormaya başladım bile :)))).
Aşağıdaki link sadece bir örnek, oradansardırıpdevamedebilirsiniz.  Linkte sayfanın altlarına doğru  tanıtım amaçlı örnek dinlemelerle hoşça vakit geçirmeniz dileğiyle!Hoşnuza gittiyse keşfetmek diğer kitap önerilerinden devam edin...

#hepçocukkalın!!!
Sevgiyle
Zazie

http://musique.fnac.com/a1732033/Helene-Bohy-A-l-eau-Digipack-CD-album

"Bir keresinde bir jilete aşık olmuştum"

Merhaba #potansiyeledebiyatokuru,
Bu yazı #kadıncesetölümaşkacıyalnızlıkaçmazçıkmaz ile ilgili. Kadın kimliğinin aşk ve acıyla terbiyesi!!!
http://selgingb.wordpress.com'dan alınan kitap görseli
Onca hengame ve proce tasarımı arasında unutmuş gitmişim. Oysa radikal kitap ekindeki tanıtım yazısını okuyunca alınacaklar listesinde çeklemiştim. Tanıtım yazısında dikkatimi çeken ise Bahadır Baruter'in çizimlerinin bu öykülere eşlik ettiğiydi. #kadıncesetölümaşkacıyalnızlıkaçmazçıkmaz adeta bir bıçak gibi saplanıyoryüreğinize, işte bilmem hangi bamteline dokundu ama bu hissini verdi bana. Farklı bir şiddet ifadesi, derinden sarsan, kadına ve kadın olmaya dair birşeyler. 

Mine Söğüt'ün bu kitabındaki "Sinekler Sevişirken" adlı hikayenin sahneye taşınmış olduğunu okumuştum. Gitmek mümkün olmadı.Cumhuriyet sanatta çıkan yazıdan minik bir alıntı: "Söğüt’ün 21 delilik öyküsüne Bahadır Baruter’in çizimlerinin eşlik ettiği kitap, tiyatro sahnesinde de hayat buluyor. Kitaptaki “Sinekler Sevişirken” adlı hikâyeyi Söğüt’ün yönetmenliğinde Merve Engin sahneye taşıyor. " tamamını okumak için tıkılatın.


"Deli Kadın Hikayeleri"ne Defter blogunda derinlemesine yer verilmiş. Bağlantıda yer alan kitabın tanıtım videosunu mutlak izleyin. 
İçerik, anlatım gücü ve çizimler hakkında fevkalade fikir verici. 


http://selgingb.wordpress.com/2011/12/07/deli-kadin-hikayeleri-mine-sogut/?blogsub=confirming#blog_subscription-4

9 Aralık 2011 Cuma

“LAMYcimiyok” yok be işte kardeş!

 Sevgideğer GONDdaşCune’ye.

Münasebet,ilgi: (#Metinlerarasıbiryazıdenemesibirtarihyazımıprocesiayağı)


Dünyaya durduğu yerden pek güzel bakan, pekgözel biryerde durduğunu düşündüğüm ve pek candan ve samimi "yazıyagelen" bir gonddaşım olarak yeni yazılarına keyifle takıldım ve devam.  Yekta Kopan'ın #püsülergüzeluyanır aracılığıyla dünyaya bakma biçimine dair övgülerine da en kalbi duygularımla bakakaldım ve katıldım! Bir çift kelam da ben klavyeledimdi.
Belki ben bulurum senden önce Lamy'i GONDCune. Bulursam da kesin alırım. Fevkalade makul bir fiyatı olduğu için de alabilirim :)))). Ayrıntılı LAMYTASVİRLERİNİ kaydetmeli. Belki bir gün sana onun eskizini yapar yollarım vaktim olursa:)))
Hem bi tane sana, belki de kağıtküreksamankağıteksirkalemkırtasiyesever muhteşemkırmızı küçük cep ajandadefterinin aynısını arayan GONDzuzu olarak bi tane de kendime alırım.  


Tesadüfen sosyal medyaya #tiviTIRa atlayınca yolum sana düştü. Ne güzel bir tesadüftür ki, "o" sanki camdan bakınca aynı manzarayı görüyormuşçasına sevindiğim, sonra gond (=çevirmen), sonra "frankofoninin bağrından koptuğunu" da öğrenince yok artık daha neler dediğim bir yerden yazıyor olmalıyım sana.    #LamyseveriyiyazarfotoğraflabelgeleraraştırmacıgazeteciçevirmenyazarçizerpekkıymetliGONDdaşlarınbirtanesi sevgiyle kal! 

Yer:bu evrende gonddaş cuneye yakın duran "yan sokak" bir yer.
Tarih: dokuzaralıkikibinonbircumasaatondörtkırkbeş
Yazan: birgondproceprojektörühokuspokusacademikusinsanesıkıgonddedektörü


PekdeğerpekşekerhissikuvvetligözelinsaneCunegond'a notlar1: 

Gül sokaktan memleket manzaraları


Yandaki "gecekounded" yıkımı hız kazandı Cune. cam pencere söküldü. bahçesine dikilen müteahhit pansosunun ayakborularına baktım (bkz.görsel1). boru yuvarlak tip boru değil kare profil. Olsundu kare ama içiboş. Bu nedenle “magma ve boru” o iş oldu bil sen!
J J J
     


3 Aralık 2011 Cumartesi

ÇEVİRİ KULESi: Bir kızçenin ardından #kolektifbeyinyoklaması

ÇEVİRİ KULESi: Bir kızçenin ardından #kolektifbeyinyoklaması: ceci n'est pas une pomme: #bubirelmadeğildir. #beyazyalanlar, #part1 #yerindeolsamokurokurken Jehan, Brenna felan dinlerim. Tarih...

Bir kızçenin ardından #kolektifbeyinyoklaması

ceci n'est pas une pomme:
#bubirelmadeğildir.
 #beyazyalanlar, #part1

 #yerindeolsamokurokurken Jehan, Brenna felan dinlerim.

Tarih : üçaralıkikibinonbir
İlgi : #allahrahmeteylesin (arş.coagulatedlava)

©bubircoagulatedlavaya#karşıateş-lerprocesidir. ©duyumsadığımortakutancınestetizeedilmeyeçabalanmasıprocesidir. ©buaynızamandabiryazınvetarihyazımıprocesidir.



Dear #sayıncoagulatedlava,

Varolduğunu varsayımsal olarak bildiğimiz ve ne kadarını kullanabildiğimiz fevkalede tartışmalı cücükbeyinlerimizi (ama geliştirmenin yeniden formatlamanın, içindeki sağ-sol dengeleriniyeninden kurmanın, köprü kaslarını geliştirmenin mümkün olduğunu #açıkradyo #BİR programından #sayınmelda'dan öğrendim) biraz yokladığımızda bu kızçenin başına gelenlerin Beyaz Show'da Türkiye'ye hatta ve hatta sanal ortama “çevrimiyle” evrende bir yerlerde tüm dünyaya asılı kalan çığlığını, isyanını haykırdığını, bağırdığını, çocuk bedeniyle kendi #acılarınınaifincitaneleriyleağladığını kolaylıkla hatırlarız. "O" dramın isyana dönüşen, şiddetle dile gelen sosyal, #insane içeriğini unutmuş olsak da, bu #kayboluş (bkz. #perecamcam) la birlikte o haykırışların ardından kızçeye yapılan yardımların ona bir çift kırmızı bot, botlar ve yine botlardan öteye gitmediğini sanalaleminbilimumsağsolköşeleri-nde kolaylıkla okuyabilirsiniz. İnsan ve #insane yaşamını #üçkuruşa satan, #çatırçatır harcayan popüler rayting pratiğindeki zatlardan biri #bensizinacılarınızıanlarım #bensizinevladınızım #bensizinbilmemneyinizimdiyenbeyaz #beyazşov #birbeyaz çıkıp da ben #kızçeyekolkanat gereceğim onu okutup büyüteceğim dememişse ciddi bir insani ve vicdani sorun var edemektir. Bu sorumluluğu almayacaksan insanlarınyüzünebaktığımdaciğerinigördüğünühisseden, ruhların varlıksalsorunlar ve acılar ve şuursuz yalnızlıklar içinde kıvrandığını algılayabilecek duygusal zekaya sahipsem eğer, ortaya çok ciddi bir #varlıkbunalımı #vidanazabı çıkarmalıdır bu gibi olaylar derim. Çıktı mı bilmiyorum. Bu konuda #beyazşovmen ne dedi hiç bilmiyorum. Yine #göstermelikhüzünseli bir vakasına tanık olduysak bilemem.

Bu ateşi püskürtürken amacım bu olayın altında da daha derin bir anlam kurma arayışıydı çıkışta...

"bu konuyu yazmaya karar verdim aldım elime klavyeyi!

 Yazıcık yazıldıkça konu saçıldı, saçıldıkça dallandı budaklandı. #sosyalmedyanınbüyüsü-ne kapılmış bir vaziyette almışım elime Bourdieu'nün sazını, etrafım kalabalık yazar-çizer-filozoflarla dolu, arkamda #sayınyltezhocam baktım derin bir iktidar, tahakküm sorunsalı, toplumsal bunalım, kokuşmuşluk, eğitim sisteminin zaafiyetlerini düşünen, sorgulayan bir ruh hali içindeyim, baktım yazsam bir "Zazie'sbook" olacak kadar söyleyecek sözüm varmış meğer, yazsam dokunulacak kadar cürüm işleyecekmişim  meğer. (#sayınçevirmen buyur buyur çevir bir cümle! @Qunegond:) Beni izliyorsun umarım!

Şimdilik kısa  (!?) bir alıntıdır bu yazdığım. Bir de görsel vardı ekleyemedim. "mise-en-abime" bir postmodern tarihyazımı çalışma örneğiydi. Teknik aksaklıklar ve cehalet nedeniyle maalesef arapbaharına kaldı. :)
Görüşmek dileğiyle.

La Clairvoyance
Okurun sorumluluğu:
Dikkat bu yazıda:estetik arayışıma #öznelokumalardan ve okumadüşünme eğitim pratiklerimden sinen kimi orijinal olduğunu düşündüğüm (iddialı olabilirim)  #perecamcanın #biçemi ve @queneauamcamın dehası #biçemalıştırmaları teknikleri yaratıcılığın sınırlarını zorlama dehası olan #potansiyeledebiyatişliği yaklaşımı sirayet etmiştir.

Taklitelerinden sakınınız. 

Sevgideğer Hocam #sayıneminebogençdemirel'e, eşim #halilkaraca -ya, can dostlarıma (zaman içinde deşifre oalcaklardır) ve benianlayansiztümokurlarıma hürmetler efendim!

©herhakkısaklıdırherhakkıyasaklıdırsensenolçalarakterbiyesizlikyaparakkendinibozmasenokur.
#dadananyanar. (bkz.#dadanmak,#sayınkanetti #sayınkopan
(#sayınkopan-ın tiviTIR görseliyle sayıneminehocamın magritteseverliği arasındaki paralellik gözetilerek bir bağ kurmak amacıyla  magritte'in dehası eklenmiştir.
 :) :) :)


2 Aralık 2011 Cuma

#mehmetgüreli :-)

bu yazıya başlamadan fevkaladenin fevkinde güreli parçası "kimse bilmez için" tıkılatın

Şimdi #sayıngüreli nin yazıları tarafın linkinde tarif edildiği üzere bu websiteciği görünümündeki sosyal medya ortamımıza eklemeye çalışıyoruz!! #hokuspokus



bakalım nolcak nasıl görüncek bu html kodları. yoksa #kuzeniso ya danışılacak! benim WEB danışma masterım. Öğretilerini ibretle dinliyor ve yerine getirmeye çalışıyorum.
Ve ne görüyoruz  yayınla admınından sonra bakalım!!
kendisine hürmetler!!!
gülekalın

1 Aralık 2011 Perşembe

DOĞAYLA DANS


"Magmaya boru sokmak"


Yazılarım
“Kunegond Bulantısı
22 SalıKas 2011
http://qunegond.wordpress.com/2011/11/22/kunegond-bulantisi/
2 Yorum
Etiketler

Bizim buralarda 4 katlı cüce bir apartman var. Dahası vardı. Cüceydi çünkü neredeyse 35 seneye yaklaşan bizimkisi bile 6 katlı. Arazisi öyle yakınımdaki salon pencerelerinden ve kapalı balkondan, niye kapalıysa kendimi hapishane parmaklıkları arkasında hissetmeme yol açmaktan başka bir işe yaramıyor, ha bir de unutmadan güneş doğduğunda batana kadar doğal sera etkisi yaparak çiçekleri, bitkileri coşturuyor, üstüne florayla yetinmeyip ne kadar börtü böcek cinsinden fauna varsa onları da azdırıyor, dışarıya baktığımda rahatça gözlemleyebiliyorum.
Bir kaç ay önce yıkıp yerine yenisini yapmak üzere yerel bir marka müteahhit ile anlaştılar. Hemen, dil alışkanlığı tahta perdeler diyecektim, demir perdeler çekildi, içeride hummalı bir çalışma başladı. Bir merak bende, sormayın gitsin. Üst katları görebiliyorum ama bahçede neler geçiyor, ne kuşlar uçuyor haberim yok. Sanki olsa ne yapacaksam. Merak işte…
Gel zaman git zaman birileri girdi çıktı. Sonra boy, boy, sıra sıra motorlu-motorsuz taşıyıcılar geldi. Araba, kamyon, el arabası, kamyonet, at arabası, üç tekerlekli önünde arabası olan bisiklet, hatta bir gün market alışveriş arabası. Evin tüm içini götürdüler.
Önce binayı boşaltanların ardından kalan kağıt, karton, gazete, dergi, kitap parçaları, kırık gözlükler, bardaklar, maşrapalar, bir hamam tası, fotoğraflar, eskimiş contalar, içilmiş şişeler, bir kırık ayna, iki bigudi, kopuk cd parçaları, lekeli külotlar, çocuk bezi, pazar çantası cinsinden bir-canlı-varlık-geçti-buralardan izlenimi yaratan ne kadar eşya varsa bu gelen taşıt araçlarıyla dışarı taşındı. Ardından sıra kapı pencere camlarına, pervazlarına geldi. Sonra sıhhi ve elektrik tesisatları söküldü. Sarımtrak banyolar, tuvaletler, mutfak tezgahları, bataryalar, borular, renkli bantlarla yamanmış teller, sigortalar, birer birer kapıda bekleyenlere gitti. Bir kaç kara kuru oğlan çocuğu peydahlandı, yerlere düşen çivileri süpürüp aldılar. Sonra fayanslar, yer taşları, mermerleri söküldü. Hepsi ama hepsini bir alan çıktı. Binayı en son kırmızı kiremitlerle dam tahtaları terk etti. Meşakkatli bir süreçti. Tüm diğer homologları gibi eninde sonunda bitti.

Geçenlerde bir sabah derinden tok gelen güm sesleriyle uyandım. Binanın olmayan damında iki Herkül, biri kuzeye diğeri güneye yerleşmiş ellerinde balyoz, geriye kalan delikli uzun dikdörtgeni yıkmaya başlamışlar. 3-balyoz-darbesi-bir-somun-betonun-kopup-düşmesi hızında bir yıkım. Böyle giderse yaza ancak yerle bir olur bu bina dediğimi hatırlıyorum.
Bu sabah önlerinden geçerken baktım demir perdeler aralanmış, evinden neden bakmadın denirse diye gereksiz bir açıklama yapayım, bundan böyle daha da detaycı oldum, gerçi bundan böylenin neye denk geldiğinden hiç bir fikrim yok ama ahval-i durum bu, son bir kaç gündür kendi alemimdeyim, öylesine dalmışım bkz. bloga bile yazamadım, kafamı içeriye uzatıverdim ve koskoca binanın koskoca moloz dağıyla yer değiştirdiğini gördüm. Hani neredeyse uyuyan güzel olduğuma inanasım geldi. O iki Herkül’e biraz daha iyi ve yakından bakmadığıma hayıflandım.
Ve heyhat, aklıma bu molozların ne olacağı düştü. Ne işe yarayacaktı ki bunlar, çatlak doldurmaktan başka? Binanın tüm diğer unsurlarının kapış kapış gittiği, demir perde önünde kuyrukların oluştuğu günlerin aksine moloz dağı için heyecan yapan kimse yoktu. Etrafta çatlak da görünmüyordu.
Keşke dedim depremden sonra oluşan yeryüzündeki tüm çatlakları işte bu molozlarla doldurup sıkı sıkıya mıhlayabilsek… Ne kadar yarık varsa yamasak ve bir daha açılmasa. Ama yok olmaz. Dipte magma oldukça ve bu magma soğuyup daraldıkça yeryüzünün bu kor yuvasına bol gelen katmanları da birer birer çatlayıp kırılıyor, yer değiştiriyor, yani herhalde öyle oluyordur, aynı canlılar gibi içerideki ateş söndükçe dış kabuk buruşup kırışıp çöküyor, ya da suyunu kaybederek çeken elma misali… Ya bu arada aklıma geldi eğer magma soğudukça daralıyorsa ki fizik kanunlarına göre öyleydi değil mi, yer kabuğu da işte bu yüzden çöküyorsa belki de biz, evrenin içinde big bang patlamasıyla ileriye doğru değil, geri geri sona yaklaşarak tam gaz gidiyoruz, bu qune teorisinin makro kısmıydı, ve o yüzden de bireysel bazda, bu da qune teorisi mikro kısmı, hayat ölümle sonuçlanıyor. Olamaz mı yani?
Neyse diyeceğim bu değildi, yine aklım bulandı. Madem diyorum tüm bu çatlakları doldursak da yer kabuğu yine çatlayacak ve hatta çatlamalı ki dışarı fırlayan gazlar, içinde nefes aldığımız atmosferi oluştursun, o zaman hani ameliyat sonrası karın ve/veya göğüs kafesi içinde birikenlerin dışarıya akması için konan diren gibi bir şey yapılsa, yani magmanın göbeğine doğru boru gibi bir boruyla inilse, irin neyin misali akıntı cinsinden ne varsa dışarıya püskürtme, fışkırtma şeklinde değil de süt içmiş bülbül gibi kuzu kuzu boşaltılsa, bilumum depremler lüzumsuz kalsa… Bugüne bugün insanoğlu ne nehirleri yolundan saptırmış, magmaya boru sokmak çok mu hayal olurdu?
Gerçi depremler ve/veya doğal afetler ortadan kalksa kapitalist düzenin inşaat sektörü başta olmak üzere bilumum sektörleri sekteye uğrar yahu… Yine aklım bulandı…

Diyeceğim şu ki sanal ortamdaki tüm bu bloglar da, içi magma gibi kaynayan kişilere bir çeşit diren oldu. Boru yani. Başkalarınaysa girip bir nefes aldıkları atmosfer. Gerçi şu son günlerde internetin gazı kaçmak üzere diye duyum aldım ama hadi hayırlısı…


ZAZIE PATLAMASI ya da BIG-BANG! 
Kunegond’a mektuplar! Part1
Beni yak kendini yak herşeyi yak
Space - (Uzay): 30 kasım 2011çarşamba - İstanbul

tam da “magmaya boru sokmak” demişken…

İşte bu blogunu iştahla kurcaladığım KUNEGOND'un blogundaki muhteşem yazısına ilk cevap yazımdır:
Saçma düşüncelere Bourdieusienne Karşı ateşler!!
"magmaya boru sokmak çok mu hayal olurdu?" neden olmasındı!!!! da. Ayrıca acaba benim iki apartman ötemde mi oturuyor bu KUNEGOND demedim değil. Bir gün kahvaltıya gel desem çıkıp geliverecek gibisin sanki yıllardır civarlarımda gibi!?!  

Sevgili KUNEGOND
"Bizim buralarda 2 katlı tek katlı 4 katlı cüce apartmanlar var. .Arazileri öyle yakınımda ki çalışma odası penceresinden mutfak balkonundan (kapansa daha mi olur diye düşündüğüm yukarıdakinin ekmek kırıntıları ve halı pisliklerini engeller diye) , tam da çiçeklerim için elverişli bir sera oluşturabilir düşüncesiyle, floraya musallat böcekleri hiç düşünmedim, [salonda da olsa farklı tırtıllar, kurtçuklar canavar böcükler üreten zehirli kara mantar pörtleten dibinden benjamin’le az mı başım belada değildi, -azimle 4kata kadar çıkıp mutfağa sızan karıncaları ekmek kırıntılarımla az beslemedimJ] dışarıya baktığımda tüm bu cüce yapıları şimdilik rahatça gözlemleyebiliyorum. Hele hayalimde birbir dozerlenmeden kepçelenmeden içlerinden en şirin gedgecounded’ın (def by zazie. Wonderfull one étage illegually constructed houses situated in, in a way guettos in big metropols, bidonvilles in french) bir eskizini yapsam bir güzel karede ölümsüz kılsam dediğim bir tane var ki yıkılırsa üzüleceğim. [Dandik makina bataryası şiştiği (tech. I hope it is like platinin meme yapması) içün kullanılamayan olandır]
hele yan taraftakinin geniş bahçesini eski bir küvetten tutun da ne ararsanız bulabileceğiniz cinsten bir MAMAK çöplüğünden betere dönüştürüp terk eden [“köyde” yaşayan olsaydı bunları asla yapmazdı dediğim insancıklar, zavallıcıklar, acınasılar evi müteahhide terketmişken] rahatça gözlemleyebiliyorum. çok yakın bir zamanda evin sökümü, yıkımı, tıkımı, boruların çıkarımı ses bıkımı gibi detaylara daha vakıf olacağım. Olay mahallinden anıları aktarmaya çalışacağım.
ÇOK ÇOK ÖNEMLİ MÜHİMMAT BİR NOT: Müteahhidin panosu bahçeye çakıldı. Eğer panonun boru profilleri (Öyle olduğu kuvvetle muhtemel bir ara bakar söylerim) yeteri kadar derine zerk edildiyse şayet "magmaya boru sokmak" ne varsa yenilerde var diyebileceğimiz cinsten bir yaklaşım ve gerçekçilik olur ki! Bu da tam süper bişi olur.
ÇOK ÇOK ŞAŞIRTAN MÜHİMMAT İKİ NOT: Paylaşmış olduğun kadınbedensahnedünya blogunda nasıl olur 2004’ten bu yana gurum, yüksek lisans ve doktoramı adadığım ve bir ömür adayacağım zengin bir eleştiri yeteneğine “taptığım” (anlama çabası ve hayran olma diyelim eleştirelliğe, çözümleme yeteneğine, kuramsallaştırma kapasitesine ve araştırmacı azmine ve  ve ve ve daha nice….) bilim İNSANE Bourdieu’yle ilgili bir yazı bulurum KUNEGOND. Bence iyi bir açıklamayı hak ediyor olmalıyım bu tesadüf için!!!!!
Zaten gün boyu okunan bir dizi saçmalığın gerçek olmuş olmamasının hayalini kurmuşken UYKUDAN ÖNCE (bkz. ) en iyisi bırakın evrenselliğin ritmini yakalayan 90 “milleti” bir potada eriten dünya insanı dehaların gururuyla kapansın gün! “Van göçü” olgusunu yaratan, sosyal yardım mekanizmasını kendi elleriyle bürokrasiyle boğdurtan devletya da onun silahıyla vurulan insani değerleri (aydın, çevirmen Musa Anter vs.) ve kaybolan yitirilen nice erdem, değer ve zenginlikleri anımsayarak uykuya dalmak.
Yapılacak onca iş, düşünülecek onca konu, yazılacak onca satır ve öğrenilip paylaşılabilecek onca güzel şey varken zor geliyor artık uyumak!! (arş. Salvador Dali, Sommeil)
Sevgiylekal, sözsüzdeğil
Zazie the menemen eater (esk.) or QUENEAUGOND  or BOURDIEUGOND (gond ne demekse üşendim araştıramadım. Gondların kardeşliği dersem ne olur, kötü bişimolur, nolur?)